top of page

Yeni Normal Dönemi ve Klinikler

  • Yazarın fotoğrafı: Mehmet Büyüktortop
    Mehmet Büyüktortop
  • 29 May 2020
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 30 Kas 2021

Yeni normal dönemi sadece fiziki şartlar için mi geçerli? Finansal yeni normalimiz ne olacak? Klinik işletmeciliğinde bizi neler bekliyor? Pek çoğumuzun merak ettiği bu sorulara yanıtlar bulmaya çalışacağız.


ree

TÜRMOB’un yeni yayınladığı “Korona Salgının Türkiye Ekonomisine Etkisi” raporunda krizin olumlu etkilediği sektörler açıklandı.

  1. Sağlık hizmetleri ve ilaç

  2. Gıda ve gıda işleme

  3. Perakende

  4. Kişisel bakım ve hijyen ürünleri

  5. Bilişim ve iletişim teknolojileri

  6. E-ticaret

Raporun en dikkat çekici cümlelerinden birinde “gelir artışından ve gelir dağılımından etkilenen bir sektör olması nedeniyle, son yıllarda özel sektör sağlık tesislerinde karlılık açısından sorunlar yaşandığı gözlenmektedir.” ifade ediliyor. Konumuzun odak noktalarından birisi de “karlılık” olacak.

Bu sektörler dışındaki sektörlerde yatırımların ve harcamaların durduğu tespit edilmiş. Yaklaşık yüz sayfalık raporun tüm içeriğine linkten de ulaşabilirsiniz: TURMOB Raporu


Korona virüsü salgınının neden olduğu bu ekonomik krize karşı sadece para politikaları ile mücadele edilemeyeceği, ağırlıklı olarak bütçe politikalarının uygulanması gerekliliği iktisatçılar ve siyasetçiler tarafından kabul edilmiştir. Makro ekonomi için geçerli olan bütçe politikaları elbette ki mikro ekonomi olan kliniklerimiz için de geçerlidir. Oluşacak bütçe açığını kredi ile kapatmaya çalışmak, istihdamı düşürerek tasarruf etmeye çalışmak, “önümüzdeki aydan itibaren işler açılacak” yaklaşımı işletmelerin yaptığı en tipik hatalar olarak karşımıza çıkıyor. Modern işletme bilimi tam da böyle zamanlarda devreye alınmalıdır.


Kriz günlerinin hemen arkasından kısa süre içerisinde talepte patlama olacağı ihtimali bazı nedenlerden dolayı oldukça düşüktür. İnsanların biriken borçlarını ödemeye çalışmaları, işsiz kalmaları ve işyerleri kapanmış olması sebebiyle gelir kaybına uğramaları, sağlıkları ve gelecekleri için endişelenmeleri, garantici toplumsal yapımız nedeniyle tasarrufa yönelmeleri (altın tarihin en yüksek satış hacminde ve değerinde) vb. gibi çoğaltabileceğimiz pek çok nedenden ötürü talepte bir artış beklemek hayalperestlik olacaktır.


Ertelenen vergi ödemeleri özellikle kliniklerimiz açısından sezonun en düşük seyrettiği yaz aylarında yeniden karşımıza çıkacağı ihtimali de unutulmamalıdır.

Dünyadan da gelecek veriler ülke ekonomimiz üzerinde baskı oluşturacağı gibi, kliniklerimize de etkileri ulaşacaktır. Son olarak 14 Nisan’da yayınlanan “World Economic Outlook” raporunda tahminler sert biçimde revize edilmiş ve ciddi ekonomik küçülmeler öngörülmüştür. IMF Raporu (Raporun tüm içeriğine linkten ulaşabilirsiniz.)


Bu dönemde göz atmamız gereken önemli bir konu da tüketici harcamalarındaki değişim. HSBC’nin global ölçekte hazırladığı rapor dikkatle incelenmelidir.


ree

Kliniklerimiz her ne kadar sağlık sektörünün bir parçası olarak görünse de aslında gerçekte çalıştığımız alan aynı zamanda bir kültür alanı, aynı zamanda da bir hizmet alanıdır. Unutulmamalıdır ki “Estetik, güzellik ve bakım bir kültürdür.” Tüketici harcamaları da kısıtlamalarla birlikte bu alanda en çok harcama kıstıkları alan olarak görülmektedir.

Harcamalarının yeniden eski seviyesine gelmesi oldukça uzun zaman alacaktır. En azından önümüzdeki 18 ay bu beklenmemelidir.


Klinikleri bekleyen en büyük zorluk mali yükün büyük kısmını klinik bütçesinin üzerine kalacak olması geliyor. Öz sermaye yeterlilik oranı, nakde dönüştürülebilir kaynakların varlığı burada daha çok önem arz ediyor. Ancak daha öncelikli ve önemli konu kaynağın olması kadar kaynağın doğru kullanılmasıdır. İşi kurtarmak ya da rayına sokmak için dış kaynak kullanımı (kredi ve borçlanma), öz kaynak kullanımı, faydasız tasarruf tedbirleri (maalesef işten çıkarma ilk akla gelen tedbir) ile karşılaşıyoruz.


ree

Klinik yönetiminde hasta tatminini sağlayabilmek için kaynakların en uygun şekilde düzenlenerek hizmetin en kısa sürede sağlanmasına etkinlik, amaçların gerçekleşmesi için kaynakların doğru kullanımına da verimlilik denir. Kaynağın doğru kullanılması etkinlik ve verimlilikle açıklanabilir. Burada öncelikli yapılması gereken yeni dönem için yazılı bir iş planı hazırlamak ve yine yazılı olarak tahmini bütçe hazırlamak olacaktır. Bütçede sadece giderlere değil gelirlere de yer verilmedir. Temel basit bütçe yapımı işimizi en az yüzde 50 kolaylaştıracaktır.


İkinci adım hizmetin kalitesini bozmadan hizmetlerin maliyetini düşürmekten geçiyor. Kliniklerin en büyük giderleri personel gibi görünse de bu durum gerçeği yansıtmamaktadır. Bütçeyi yapıp kalemleri sıraladığınızda sizde bu gerçekle karşılaşacaksınız. Özellikle kira, cihaz, ürün maliyetleri ve kişisel harcamalar klinik bütçesi üzerinde negatif baskı oluşturuyor.


Diğer bir adım hizmetlerin değerlendirilerek karlılığı düşük işlemlerden bir an evvel vazgeçilerek zamanın ihtiyaçlarına uygun yeni tedavi seçenekleri oluşturmak ve fazla dağılmadan bu seçenekleri hastalarımıza önermek olmalıdır. Geçmişten getirdiğimiz her şeyi yaparım, her istediğimi yaparım alışkanlığı sonun başlangıcı olabilir.

Kliniklerimiz için yeni normal!


Yeni normalin en önemli kazançlarından biri de artık yoğun rekabet pazarının oluşması olacak. Yoğun rekabet kliniklere kalite kazandıracağı gibi daha profesyonel olmaları ihtiyacını doğuracaktır. Rekabet ileriye gitmenin en önemli koşuludur. Bu rekabete hazır olan klinikler yeni normalde de birkaç adım önde olacaklar.


Bu krizin bize göstermiş olduğu en önemli konu tabi ki insan hayatı oldu. Ekonomik anlamda aynı durum işletmeler için geçerli olacak. Ekonomik çöküşü engellemek için bir strateji ve programımızın olması ve bunlara uymak için kararlı bir duruş sergilenmelidir.


Yeni normal sürecin yönetiminde bilimsel ve ortak akla, klinik içi reformlara, etkin iş birliğine, klinik içi demokratik yapının güçlendirilmesine ve şeffaflığa olan ihtiyaç her zamankinden fazla olacaktır.


Kim bilir belki bu süreç kliniğiniz ve sizin için “Rönesans” anlamı taşıyordur.

Küresel ajans We Are Social'ın Twitter'da yaptığı emoji araştırmasında en çok kullanılan ilk emojinin 😂 “kahkaha” emojisi olduğunu açıkladılar. Eski normale de yeni normale de karşı kahkahalarımız hiç eksilmesin! 😂 😂 😂 😂


Profesyonel Klinik Yönetimi Danışmanlığı

"Mutlu Klinikler, Mutlu Misafirler"




 
 
 

Yorumlar


bottom of page